9 Nisan 2021 Cuma

YUMURTA KABUKLARIMIZI TOPRAĞIMIZDA NASIL KULLANMALIYIZ?









 

YUMURTA KABUĞU GERÇEĞİ (KALSİYUM-FOSFOR)

 

     Yumurta kabuklarını direk toprağa atmak, çürüyüp parçalanıp toprağa karışmasını beklemek işe yarayabilir, ancak bu uzun zaman alır. Daha hızlı bir işlem istiyorsak, kalsiyum ve fosforu bitkiler için hemen erişilebilir hale getirmek için süreci hızlandırmamız gerekecektir. Malesef sosyal medya bu konuyla ilgili yanlış ve eksik bilgilerle doludur.
Sürecin arkasındaki kimya;
     Amacımız, suda çözünebilen kalsiyum ve fosfat bileşikleri yapmak ve böylece bitkilerin onları köklerinden mutlu bir şekilde alabilmelerini sağlamaktır.
     Tavuk yumurtası kabuğu% 95-97 kalsiyum karbonattan (CaCO 3 ) oluşur. Geri kalanı kalsiyum fosfat, magnezyum karbonat ve proteinlerdir.
     Kalsiyum karbonat suda çözünmez ve bitkiler tarafından emilemez. Bununla birlikte, Kalsiyum karbonatı ısıtarak veya aside batırarak kalsiyum oksit (CaO) gibi çözünür hale getirebiliriz.
     Kalsiyum ve fosfor elementleri, bitkilerin sağlıklı büyümesi, haşere ve hastalık kontrolü için önemlidir. Bitkilerin gelişmesinin belirli dönemlerinde bu girdilerin eklenmesi faydalıdır. Bitkinin güçlü büyümesine yardımcı olmak için bitkinin başlangıç ​​aşamalarında kalsiyum önemlidir. Fosfor, bitkisel döngü ile çiçeklenme döngüsü arasındaki geçiş döneminde önemlidir. Doğal tarımda, oluşacak meyveyi desteklemek için çiçek başlangıcından önce uygulanır. Mantar hastalığı ve çiçek burnu çürüklüğü de kalsiyum eksikliklerinin belirtileridir. Kalsiyum eksikliği de asidik tarafa doğru PH dengesizliklerine neden olur. Yumurta Kabuğu normalde Kalsiyum karbonat formundadır ve bitkiler hemen istifade edemezler. Bu yapacağımız doğal fermente suda çözünür olup, mutfağınızda bulunan malzemelerden yapılabilen harika bir üründür.

      Çiçeklenme döngüsüne yeni giren bitkiler için besleyici bir çözümdür. Doğal tarımda, meyveyi desteklemek için çiçek başlangıcından önce uygulanır. Basit bir ifadeyle, kök sistemini ele almak için Fosforu kullanıyoruz, bu da bitkinin topraktan daha iyi suya ve besin maddelerine erişmesini sağlayarak, çiçeklenme başlangıcında ortaya çıkan kritik dönemde bitkilere hemen kolayca emilen bir besin kaynağı sağlar. (Hayvan kemikleri, deniz kabukları, midye ve istiridye kabukları gibi diğer iyi kalsiyum kaynaklarını da kullanabilirsiniz. Aynı şekilde, sadece kalsiyum istiyorsanız, kireçtaşı, basit torba kireç bile kullanılabilir.)

Malzemeler:
Yumurta kabukları (1 ölçek)
Sirke (5 ölçek, ev yapımı doğal)
Büyük cam kavanozlar
Süzme bezi
Tava veya Fırın
1- Yumurta kabuklarının bazıları kahverengi / siyah, bazıları beyaz olana kadar tavada kavurun veya fırınlayın.(fırında 120 C yaklaşık 20 dk.) Yanmış kabuklar Kalsiyum kaynağınız beyazlar ise Fosfor kaynağınızdır.
2- Maksimum yüzey teması sağlamak için yumurta kabuklarını değirmende un halinde öğütün veya havanda ezip ufalayın.
3- Büyük bir kavanoza sirkeyi koyun. İnceltilmiş yumurta kabuklarınız 1 bardak ise, sirkeyi 5 bardak kullanın. Oran hacim olarak 1 : 5 'tir. 
      Sirkenin içine yavaş yavaş yumurta kabuk parçacıklarını ilave edip karıştırın. Çok sayıda baloncuk oluşacaktır. Bu devam eden bir ekzotermik reaksiyondur.
Sirkedeki asit onları sindirmeye yardımcı olur. Bu işlem, malzemeleri sıvı kalsiyum fosfata dönüştürdüğü için kabarcıkların oluştuğunu fark edeceksiniz.
Küçük baloncuklar kaybolana kadar bekleyin. Kavanozu kapağını sıkıca kapatın ve 20 gün boyunca fermente olmasını bekleyin. Başka bir kavanoza süzün,  artık kendi Kalsiyum Fosfatınızı yaptınız. Katı malzemeyi toprağa, bokahşi kovasına veya bahçedeki  kompost'a katabilirsiniz, bize lazım olacak olan sirkeye geçmiş olan eriyiktir.
     Kısaca; Yumurta kabuklarını kavurun, sirke ile karıştırın ve kullanmadan önce 20 gün sirke içinde mayalanmaya bırakın. Bitkileriniz hem kalsiyum hem de fosfora anında erişim elde edecektir.
Unutmayın!  bu çözelti asidiktir ve bitkilere uygulanmadan önce uygun şekilde suyla seyreltilmelidir.

Nasıl kullanılır; 1 Galon yaklaşık 4 Litre suyun içine, 1 yemek kaşığı karıştırın.(Fermenteden)

Bitkilerde: Çiçeğe geçiş aşamasında ve meyveler büyük ve olgun olduğunda 2 aşamada da yapraklara püskürtülerek kullanılır.

Geçiş Aşaması: Çiçeklenmeyi teşvik eder, geçiş aşamasının besin taleplerini kolaylaştırır, çiçekleri güçlendirir, çiçek burnu çürüklüğünü engellediğinden özellikle domates’in alt tarafında oluşan yanığın büyümemesine fayda sağlar.

Olgun Meyvede: Bitki saplarını, yapraklarını, meyvelerini güçlendirir, meyvelerin optimum tatlı tadını sağlar, düzgün formda şekilde olgunlaşmasına yardımcı olur.

Hayvanlarda: Üreme döneminde ve gebelik sırasında hayvanların yemine karıştırılır. 

                                   Makale Yazarı: Polentozu 1

    Konu ile ilgili video'ya alttaki link'ten ulaşabilirsiniz.

    https://www.youtube.com/watch?v=3BxZHk85aKw





27 Mart 2021 Cumartesi

  LAKTOBASİL SERUM YAPIMI, KOMPOST ve TARIMDA   KULLANIMI:

      Laktobasil bakterisi yoğurt, süt gibi gıdalarda bulunan en yaygın probiyotiktir.

Doğal tarımda kullanılan, faydalı mikroorganizmalardandır. Organik maddelerin pütrefaksiyonu yani çürüyerek bozulması sonucu amonyak ve metan gazı çıkar, Laktobasiller bu ortamda zaten üreyemez. Laktobasiller mikroaerofil-%0,5/2 oksijen oranı- ortamda şeker moleküllerini parçalayıp laktik asit üretirken açığa çıkan enerjiyi kullanır, bu enerji sayesinde proteinleri parçalayıp açığa çıkan organik amin moleküllerinden kendi proteinlerini sentezlerler, Amonyağı besin olarak ancak mor sülfürsüz foto sentetik bakteriler kullanırlar. Başarılı bir Bokaşhi kompostunda oluşturduğumuz mikroaerofilik kapalı ortamda kötü kokulu çürüme olmaz veya ihmal edilecek kadar az olur. Şekerin parçalanması ile- yani fermantasyonu ile- açığa çıkan laktik asitin PH düşürülüp, asit ortam yaratması sonucunda bitkisel hücre duvarını oluşturan selüloz parçalanır ve mono ve disakkaritler oluşur, bunlar da Laktobasiller tarafından parçalanarak yine laktik asit oluşurken hücre duvarı parçalanan bitkisel hücreler patlar ve hücre içerikleri açığa çıkar. Hücre içeriğindeki su, mineraller, proteinler, hormonlar ve enzimler tekrar metabolize edilir. Bokaşhi kutusunun altına sızan bokaşhi sıvısı bunlarla son derece zengin bir sıvı olarak sıvı gübre özelliği kazanır. Doğal tarımda bitkilere ve toprağa uygulanan laktik asit bakterisi organik maddelerin ayrışmasına etkisi olduğundan bitkilerin daha sağlıklı gelişmesine ve topraktaki faydalı bakteri nüfusunun popülasyonunun artmasına yardımcı olacaktır. Neticesinde; zararlı bakterilerinde kendileri gibi davranmalarını faydalı işler yapmalarını teşvik etmektedirler. Bir bakıma topraktaki yaşantıyı ıslah ve terbiye edip düzene sokan aktivatörlerdir.

     Bitkilerin sulama suyuna eklendiğinde, besin alımı artar, bu da büyümeyi arttırır. Yapraklara sprey şeklinde ve toprağa sulama olarak uygulandığında bitkilerin büyümesini iyileştirir. Besinlerin alımındaki verimliliklerini artırır, böylece doğal olarak büyüme artar. Bu mikro organizmaların kullanımıyla, bitkilerinizi beslemek için topraktaki elementler biyolojik olarak bitkiler tarafından kolayca emilir hale gelir. Teknik olarak bitkiler organik besinleri doğrudan kullanamaz, mikroorganizmalar organik besinleri bitkilerin kullandığı inorganik bileşenlerine dönüştürür.

İlerleyen safhalarda  topraktaki solucan popülasyonunu da arttıracaklarından bu sayede faydalı fotosentez bakterilerinin de çoğalmasına sebebiyet vereceklerdir.

     Ayriyeten; balık akvaryumu kirli sularının ıslahı, kanalizasyon tıkanıklarının açılması, kümes, ahır ve evcil hayvanların barınak ve yataklarında, kedi kumunda koku giderici, mandıra ve süthanelerin koku temizliğinde, sel felaketlerinde belediyeler tarafından çevre temizliğinde ve hatta tohum ekmeden önce çimlendirme de de  kullanılmaktadır.

 

Ana Serumun Hazırlanışı;

1 bardak pirinç

2 bardak klorsuz içme suyu

1 lt’lik cam kavanoz

(Kavanozu deterjan ve çamaşır suyuyla yıkamayın, beyaz sabun, sirke ve sıcak suyla steril etmekte fayda vardır. İçinde hava boşluğu kalması için kullanılacak hacimden bir miktar büyük olması gerekir, pirincin ilaçsız doğal üretim olması tercih edilir.)

 

     Bir bardak pirinç 2 bardak klorsuz su ilave edilerek cam kavanozda iyice çalkalanır, bu işlem pirincin nişastası çıkana kadar devam eder, su süt beyazı renk alınca bir başka kavanoza çift kat tülbent ya da bir penye kumaş parçasından geçirilerek süzülür. Bu elde ettiğimiz pirinç yıkama suyu kavanozun kapağı sıkılmadan üstüne bırakılacak vaziyette veya üstüne tülbent gibi bir kumaş konularak (içine hava girmesi şartıyla) insan yaşamı olan kuru, rutubetsiz temiz bir ortamda oda sıcaklığında (20c°- 25c° ortalama) direk güneş ışığı (U.V.) almayan bir rafta bir hafta bekletilir. Kullanılacak kavanozun üst kısmında mutlaka hava boşluğu kalmalıdır. (%20) Hava giriş çıkışı engellenmemelidir.

     Bir hafta bekleyen bu suyun üst tarafında mantarların oluşturduğu bir jelimsi tabaka ve alt tarafında pirincin nişastasından tortu oluşur. Üst tabakayı bir çay süzgeciyle sıyırıp alttaki tortuyu da bulandırmadan sıvıyı içinde 2 kat tülbent veya penye parçası bulunan bir diğer süzgeçten geçirip  büyükçe bir cam kavanoza alın (asgari 3 lt ). Bu aşamada tahta malzeme kullanılmamalı, metal malzeme tercih edilmelidir.

 

     Büyük cam kavanoza alınan pirinç suyuna 5 ila 10 katı yağlı kaynamış veya kaynamamış çiğ süt ilave edilir. UHT süt olmaz, çiftlik sütü  tercih edilir. Tekrar bu sütlü karışım aynı ışıksız ortamda (20c°- 30c°) arası oda sıcaklığında kapağı sıkıştırılmadan veya ağız kısmına tülbent konularak hava girecek şekilde bir hafta bekletilir. (20c° derecenin altındaki ortam sıcaklığında bakterilerin çalışması yavaşlar 40c° derecenin üstündeki ortam sıcaklığında bakterileri kaybetme riski ortaya çıkar.)

     Bu şekilde bir hafta daha bekleyen kavanozun üstünde sütün katı maddesi (kazein proteinleri) lor peyniri gibi bir tabaka oluşturur. Alt kısımda da mavi, yeşilimsi bir berrak su oluşur. Bu sıvının içinde Laktobasiller çoğalmıştır ve peynirimsi bir kokusu vardır, eğer kötü bir kokuyla kavanozun üstünde yeşil ve siyah küfler oluşursa bir şeyler ters gitmiş demektir, yeniden başa dönmek gerekir.

Üstteki katı tabaka bir metal kaşık yardımıyla aralanıp berrak olan sıvı başka büyük bir cam kavanoza çift kat tülbentten süzülür. Ana Laktobasil'imizi ve faydalı mikroorganizmaları elde etmiş oluruz. Bu aşamadan sonra Ana Laktobasil’in içindeki aç olan bakterileri Pekmez veya Pancar melası (sülfürsüz) bulunmazsa esmer şeker ile beslemek gerekir. Melasın içinde başka minerallerde olduğundan tavsiye edilir. 1Lt. sıvıya karşılık 1 çorba kaşığı ölçü yeterlidir. Bu şekildeki Ana 6 ay boyunca buzdolabında (+4C°) kapağı iyice sıkıştırılıp, uyutulup saklanabilir.

 

Ana serumdan, kullanılacak aktif serumu elde etmek için;

1 su bardağı pekmez veya melas (200ml)

1 su bardağı ana laktobasil serum (200ml)

20 su bardağı klorsuz içme suyu (4 litre)

Formül ( 1 ölçü: 1 ölçü: 20 ölçü )

     Bu karışımı fermentasyon yapacağımızdan içine hava girmemesi ve içinde oluşacak %2 lik karbondioksidin dışarı çıkması gerekmektedir. Bunun için kullanacağımız bidonun ağzına hava kilidi, serum hortumlu düzenek veya en basit olarak sağlam bir balon takılabilir, kap olarak 5-10 lt’lik  pet su bidonları kullanılabilir.

Bu şekilde yine loş bir ortamda oda sıcaklığında 15 gün fermentasyonun bitmesi beklenir. Süreç sonunda Laktobasil serumumuz kullanıma hazır olur.

     Aktif edilen Laktobasil serum canlı bir mikroorganizmalar içermektedir. 100 misli klorsuz suyla seyreltilip bitkilere, toprağa, Bokashi kompost'a, sıcak soğuk kompostlara ve diğer yerlere püskürterek 3 gün içinde tüketilmelidir. Kullanmayacağımız aktif lakto serumu kullanım kolaylığı açısından 0,5 - 1 Lt gibi küçük pet şişelerde ağız kısmı sıkıca kapalı şekilde bölüp, güneş ışığına maruz kalmayacak şekilde saklamak gerekir. Kötü koku hissettiğinizde serumu kullanmayın, normalde serumun tatlı ekşimsi bir kokusu vardır. Laktobasil serum aynı zamanda böcek ve zararlılar da uzaklaştırıcı olarak ta kullanılabilir. 1 ölçü aktif serum: 1 ölçü melas: 20 ölçü klorsuz su formülüne 1 ölçü doğal elma sirkesi: 1 ölçü etil alkol ilave edilerek lavanta, ıtır, ezilmiş sarımsak, fesleğen, nane, acı biber, neem yağı gibi zararlı böcek uzaklaştırıcılarda fermantasyona dahil edilir, en az 15 gün fermente işleminin sonunda, Bir dönüm arazi için elde edilen karışımın 2 litresi 1 ton klorsuz su ile seyreltilip her türlü ağaç ve bitkide yapraklara uygulanır.

Bu yazının hazırlanmasında destek veren Kıvanç Ertekin arkadaşımıza ve anlatımlarından faydalandığımız değerli hocamız Prof. Dr. Volkan Dündar'a teşekkür ederiz.

                                                 Makale Yazarı: Polentozu 1

       Konu ile ilgili videoya alttaki link'ten ulaşabilirsiniz

       https://www.youtube.com/watch?v=80ZitE4CYR0

  

                                                                                         






 





2 Ağustos 2020 Pazar

BİBER ÇEŞİTLERİNDE BUDAMA

BİBERDE BUDAMA NEDEN VE NASIL YAPILIR?
     Biberde budama hastalıklarla mücadele ve verim artırmak için yapılan bir uygulamadır.
Budama biber çeşitlerine göre farklılık gösterir, bir çok çeşitte dal, filiz ve yaprak alma birlikte uygulanırken, örneğin sivri biber çeşitlerinde dal budaması yapılmaz. Sivri biber çeşitlerinde uygulanan yaprak budamasında ilk çatala kadar olan tüm filiz ve yapraklar hafifçe bükülerek dibinden kırılarak alınır. Yapılan bu işlem hem bitkinin daha güçlü gelişmesini sağlar hem de topraktan alttaki yapraklar sayesinde bulaşabilecek hastalıklar için önlem alınmış olur. Kapya biber, Dolma biber ve Çarliston biber gibi çeşitlerde yaprak, filiz ve dal budamasının hepsi uygulanabilmektedir. Dal budamasında içe bakan dallar çiçek tomurcuklarına zarar vermeden yumuşak bir şekilde kırılarak çıkarılır, bu işlemleri yaparken bir budama makası kullanılabileceği gibi, elle de çok kolay yapılabilir. Budama makası kullanacaksak dezenfeksiyona dikkat edilmelidir. Biberlerde yapacağımız budamalar ile hem topraktan bulaşabilecek mantari hastalık ve virüslere karşı önlem almış oluruz hem de verimi arttırarak oluşacak meyvelerin daha kaliteli ve daha düzgün gelişmelerine katkıda bulunmuş oluruz.
                                                               
                                                 Makale Yazarı: Polentozu 1

 Konu ile ilgili videonun link'ine alttaki linkten ulaşabilirsiniz.
                             




17 Temmuz 2020 Cuma

TRAKYA USULÜ TARHANA YAPIMI

TARHANA YAPIMI:
Gerekli malzemeler;
6 kg. Kapya biber
6-7 kg buğday unu
2 kg. Domates
2 kg. Kuru Soğan
2 kg. Yoğurt(süzerek kullanıyoruz)
1 su bardağı Doğal ekşi maya
1 çay bardağı tuz
Hazırlanışı; Kuru soğan, biber ve domatesler doğranarak tuz ilave edilerek hepsi birden çelik tencerede pişirilerek soğumaya bırakılır, tuzu bilinçli olarak az kullanıyoruz çünkü fazla tuz tarhananın mayalanmasını yavaşlatıyor, çorba yaparken pişirme aşamasında gerektiği kadar tuz ilave ediyoruz. Soğuyan sebzeler hamur leğenine dökülerek  içine doğal ekşi maya ve yoğurt ilave edilir, yavaş yavaş un ilave edilerek yoğrulmaya başlanır. İyice yoğrulduktan sonra hamur kulak memesi yumuşaklığına gelince sıcak ortamda üzeri bir bez ile örtülerek mayalanmaya bırakılır. Her gün sabah akşam hamur yoğurulur. İlk üç gün hamurun mayalanma sürecidir, sürekli yukarı doğru şişerek kabarır ve hamur kabından dışarı doğru taşar, bu yüzden hamur kabınızı büyük kullanınız. 3 günden sonra hamurun sönme, çürüme sürecidir, bu dönemde iyice ekşimeye başlayan hamur aşağı doğru çökmeye başlar. Her gün yoğurma işlemi devam ederken hamurun elimize yapışmaması için un kullanırken unu mümkün olduğunca az kullanmaya gayret edin, unu ne kadar az kullanırsanız tarhananız o kadar kırmızı olur, ara sıra un yerine sıvı yağ'da kullanabilirsiniz. Çok ekşi sevmeyenler 4 günün sonunda tarhanayı beze sermeye başlarlar ama biz en az 9 gün mayalandırıp, yoğurup 10.cu gün kurutmak için beze seriyoruz. 21 güne kadar tarhanayı mayalandırma şansınız var ama küflenmemesi için mutlaka sabah akşam alt üst edip güzelce yoğurmak gerekir. Bekletme süresi uzadıkça tarhana daha da ekşimsi bir tat alacaktır. Tarhanamızı büyük parçalara ayırarak temiz sofra bezleri üzerine seriyoruz, sıcak ve havadar bir ortamda alt üst ederek, sürekli parçaları küçülterek ve kuruyan parçaları ufalayarak tarhanayı kevgirden geçecek bir kuruluğa geldiğinde eleyerek bezin üzerine serip kurutmaya başlıyoruz. Yeni alınmış bir tahta kaşık ile sürekli karıştırarak en az 1 hafta kurutuyoruz. Kuruyan tarhanayı tekrardan elekten geçirerek eleyip bez torbalarda saklıyoruz. Eledikten sonra çıkan iri tarhanayı bir kavanozda saklayıp ilk önce onu tüketiyoruz. Arzu ederseniz kurutmak çok zor ben o kadar uğraşamam vaktim yok diyorsanız, buzdolabı poşetlerinde birer pişirimlik paketleyerek dondurucuda da saklayabilirsiniz. Biz bir bölümünü yaş olarak buzdolabı poşetlerinde derin dondurucuya koyduk, kalanını da kurutarak bez torbalara koyduk. Tarhananın yapımı, mayalanması ve kurutulması işlemleri tam 3 hafta sürdü. Tüm kış boyunca içeceğimiz şifa deposu tarhanamızı sağlıklı günlerde tüketmek dileği ile...

                                             Makale Yazarı: Polentozu 1
                       
        Konu ile ilgili video'ya alttaki link'ten ulaşabilirsiniz.
                            

16 Haziran 2020 Salı

TOHUMDAN TOPRAĞA DOMATES YETİŞTİRME

DOMATES ÜRETİMİ:
     Bol vitamin kaynağı olan domates, besleyici ve lezzetinden dolayı bir çok ülkede üretilen bir sebzedir. İçinde A, B1, B2, C ve K vitaminleri ile, protein, kalsiyum, potasyum, yağ, karbonhidrat, niacin ve demir bulunur. Domateste bolca bulunan likopen maddesinin insan vücudunda oluşabilen zararlı tümörlerin oluşmasını yavaşlattığı yapılan çalışmalarla saptanmıştır.
      Domates tek yıllık bir bitki olup, oturak ve sırık çeşitleri vardır, sera üretiminde sırık, tarla ve bahçe üretiminde oturak çeşitler tercih edilir. Domates ılık ve sıcak iklim sebzesidir, aşırı sıcak ve soğuklardan etkilenir, sıcaklık -2,-3 derecelerde tamamen ölebilir, aşırı sıcaklık ve nem hastalıkların ortaya çıkmasına, sıcak, kuru ve sert rüzgarlar çiçek dökülmelerine sebep olabilir. Domateslerde normal bir gelişme için gerekli sıcaklık 16-20 derece arasıdır. Domates çiçek tozları en iyi 20-25 derecelerde döllenme yapabilmekte, daha aşırı sıcaklarda döllenme yeteneğini kaybedebilmektedir.
     Domatesin toprak isteği, Killiden kumluya her türlü toprakta yetiştirilebilir, geçirgen, derin, su tutma kabiliyeti iyi, humuslu ve besin değeri bakımından zengin tınlı toprakları sever, tınlı ve kumlu topraklarda erken ürün verip, susuzluğa dayanıklıdır. PH 6,5-7 olan topraklar domates üretimi için idealdir.
     Domates dikilen yere iyi verim almak için en az 3 yıl tekrardan domates dikilmemesi uygundur. Baklagiller domates için iyi bir ön bitki olup, brokoli, karnıbahar, mısır ve dereotu ile bir arada olmaktan çok mutlu olmaz, bunun yanı sıra fesleğen, fasulye, biber, soğan, sarımsak, maydanoz ve kadife çiçeği gibi ürünlerle uyum içinde büyür. Domateste budama ve koltuk alma uygulaması yapılır ama oturak çeşitlerde çok önerilmez, daha çok sırık çeşitlerde tavsiye edilir. Domates derin köklü bir bitki olduğundan toprak hazırlığında derin sürüme önem verilmelidir.
     Domates'te sıra üzeri ve sıra arası mesafelere dikkat edilmelidir. Oturak çeşitlerde sıra üzeri 40-60 cm. sıra arası 80-120 cm. sırık çeşitlerde sıra üzeri 40-45 cm, sıra arası 75-85 cm. olmasına özen gösterilmelidir.
     Domates'te ekim zamanı ilkbahar olup, çimlenme ısı aralığı 18-30 derece, çimlenme süresi 6-10 gün, tohum ekim derinliği 0,5-1 cm. fide haline gelme süresi 6-8 hafta, bahçeye dikilme süresi (son don görülme tarihine göre) 1-2 hafta sonra yapılmalı, olgunlaşma süresi 80-120 gündür.
      Mart ayında serada, bahçede hazırlanan yastık, tava, viyol ya da değişik kaplara ekilen tohumların üzeri yaklaşık 1 cm. kapak toprağı ile örtülerek, delikli süzgeçle üzeri sulanır. Yetişen fideler taç yapraklar hariç 3 ve 4.üncü yapraklar oluşunca ilk şaşırtma yapılır, şaşırtma viyollere ya da fide torbalarına yapılabilir. 2 hafta sonra istenirse 2.nci şaşırtma yapılır, şaşırtma fidenin daha sağlıklı ve güçlü gelişmesi ve köklenmeyi teşvik etmesi açısından önemlidir.
     Son donların bitmesi beklenip, sıcak bölgelerde nisan ayının 2.nci haftasından itibaren, birçok bölgede hıdrellez sonrası ve daha soğuk bölgelerde mayıs sonu haziran başında açılan karıklara ya da çukurlara fide dikimi yapılır. Fideler dikildikten sonra can suyu verilerek,  7-10 gün süresince su verilmeyerek fidenin iyice toprağa tutunması sağlanır. Fidelerin dikiminden 4-5 gün sonra kontrol yapılarak tutmayanların yerine yenileri dikilir.
     Meyveleri yenen sebzelerde sulama, tohumların çimlenme devresi, gelişme devresi ve ürün devresi olarak bölümlere ayrılmaktadır. Domateste ilk meyveler görünene kadar aşırı sulamadan kaçınılmalıdır, bu döneme kadar çapaya önem verilmelidir, meyveler görününce sulama önem kazanır. Çiçek döneminde aşırı sulama çiçek dökülmesine sebep olabilir. Hava sıcaklığı, bulunduğunuz bölge ve mevcut şartlara göre uygun aralıklarla yeteri kadar sulama yapılmalıdır. Olgunluk devresinde her hasat sonrası sulama yapılmalıdır. Domates üstten sulamayı hiç sevmez, yaprakların sulama sırasında ıslanması mantari hastalıklara davetiye çıkarır, sulama ya açılan karıklar vasıtası ile salma sulama ya da damlama sulama şeklinde yapılmalıdır. Ürettiğiniz ürünlerinizi sağlıklı günlerde tüketmeniz dileği ile...
                                                                                             
                                                     Makale Yazarı: Polentozu 1
                            
       Konu ile ilgili video'ya alttaki link'ten ulaşabilirsiniz.
                            

16 Mayıs 2020 Cumartesi

SÖĞÜT DALLARINDAN DOĞAL KÖKLENDİRİCİ ELDE ETME

SÖĞÜT DALLARINDAN KÖKLENDİRİCİ SIVI ELDE ETME: 

        Ülkemizde uzun yıllardır tarım, bahçe işleri, fide ve çiçek üretimi ile uğraşan kişilerin kayıpları en aza indirmek, verimi arttırmak amacı ile suda eritilmiş aspirini köklendirme ve yaşam süresini uzatmak için kullandıkları bilinmektedir. Aspirinin doğal pıhtılaşmayı önleyici, katılaşmayı önleyici özelliğinden dolayı bitkilerde kullanıldığında, kesilmiş ya da yaralanmış kısımda pıhtılaşmayı önleyerek, bitkinin öz suyunun o bölgeye daha kolay ulaşmasını ve doğal olarak'ta o bölgenin daha kolay iyileşmesini sağlar.
     Aspirin Söğüt ağacında doğal olarak bulunan salicylic asit'ten elde edilmektedir. Salicylic asidin bitkilerde stres hormonu diye bilinen, yaraların kapatılmasını sağlayan Abscisic asit'in üretimini yavaşlattığı ile ilgili bulgularda mevcuttur. Bu bilgilerden yola çıkarak Söğüt ağacı dallarının koyduğumuz suyun içine bazı kimyasallar salarak köklendirmeyi hızlandırdığı düşünülmektedir. Bu salgılanan kimyasalların salix türlerinde daha yoğun olduğundan  dal alınırken salkım söğüt gibi çeşitlerin tercih edilmesi daha faydalı olacaktır.

YAPIM AŞAMASI:
     Salkım söğüt ağacından 20-25 adet 15-20 cm. boyunda 1-2 cm. kalınlığında (tercihen baş parmak kalınlığında) çubuklar keserek, bir kavanozun ya da vazonun içine koyarak içine aldığı kadar klorsuz su ilave ederek, balkonda direk güneş görmeyen bir ortamda 1-2 hafta bekletiyoruz. Süre uzadıkça daha etkili bir sıvı elde edersiniz, biz 4 hafta beklettik. Daha sonra bu sıvımızı süzerek ağzı kapalı cam şişelere aldık ve üretmek ve çoğaltmak istediğimiz çeliklerimizi bu suyun içinde bekletiyoruz ve daha sonra perlit dolu kabın içinde sulamasını da bununla yaparak köklenmelerini sağlıyoruz. ( Daha etkili olur düşüncesi ile köklendirmeyi düşündüğümüz çeliklerimizi bu suyun içinde beklettikten sonra toz tarçına bulayarak perlit içine dikiyoruz.)
     Bu işlem devam ederken suyun içine koyduğunuz söğüt dalları doğal olarak köklenecektir, lütfen bunları da çevrenizde suya yakın bir yerde toprakla buluşturmayı unutmayın!!! Sevgi ile kalın.
                                                     
                                         Makale Yazarı: Polentozu 1
                                                                                                     Konu ile ilgili video'ya alttaki link'ten ulaşabilirsiniz.